27 Ekim 2013 Pazar

ne güzel aşklar yaşıyorsunuz

İnsanlar ne güzel aşklar yaşıyorlar yav. İlk günlerde sadece birbirlerini düşünüyorlar, ayrılınca da birbirlerine ait kalıyorlar bir süre. Kafalarında o şiddeti yaşıyorlar. Bir yalnızlık arayışına giriyorlar. Sonra toparlanıyorlar. "vay be" diyorlar, hatırladıklarında tebessüm ediyorlar. Birinin hayatında esaslı yer etmek böyle... Varken de yokken de. Sonra ayrılıktan da uzaklaşıp ayağının üstünde dururken kişi; "yalnızım" diyor ama aslında kırıntıyı getiriyor geçmişinden, farkında değil. Sonra başkalarının hayatını piç ediyor. İşte o yüzden geçmişinden kırıntı getiren insandan hep çekinirim ben. O kırıntıları kendi göremez; sen görüp dikkat etmelisin, sadece kendin için, kendi akıl sağlığın için. O dengesizlik görüp görebileceğin en büyük dengesizlik çünkü... "Niye ya, neden böyle oldu ya?" diye boşu boşuna sorgulama. Masallarda bile anlatmış adam, "kırıntıyı takip et". Unutma, o der öyle "unuttum, bitti gitti" diye. Ona inanma, belki doğru, belki yanlış; sen tespit et.

İşte sırf bu yüzden geçmişinden kırıntı getiren insandan hep çekinirim bi...

Çok da acayip kıskanırım o vaktiyle yaşadığı şeyi. Belli ki birini düşünmüş gece gündüz, kafasını onun omzuna koyup neler neler konuşmuşlar saatlerce, tatillere çıkmışlar beraber, kız yanda güneş gözlüğü takmış, benzinciden yolda aç kalmasın diye sandviç falan almış herif, çok güzel bir cd dinlemişler yolda, ortak arkadaşlarla nelere nelere gülmüşler.

Çok güzel aşklar yaşıyor insanlar, senelere yayıyorlar falan, heyecanlanıyorlar birbirleri için, sonra ayrıldıklarında bile gelgit zamanlarının "gel" kısımlarında bunalıyorlar yine birbirleri için.

İşte bu yüzden; altını çize çize... Geçmişinden kırıntı taşıyan insandan uzak duracaksın. Zamanına yazık. Ulu ortaysa kırıntısı, zaten kaç ama halı altına sakladıysa da bul, tespit et. Kapı da solda bir yerde zaten. Aç, çık, arkandan da kapat.

14 Ekim 2013 Pazartesi

YAKIŞMIYOR


Nicedir aklımı huzursuz eden bir konu. Bu günümüzde kadınların biraz fazla küfür etme durumu. Özellikle nesil olarak daha bir seksen ortası ve sonları, doksan başları gibi doğan hanımlarımızın ağzında dolanan küfürler. 

Yeri geldiğinde ağızdan okkalı çıkan küfür gibisi yok. Hadi o bile tartışılır ama çok güzel örnekleri geliyor bazen... Hayat öyle bir orta yapıyor ki, karşındaki öyle bir kesiyor ki sana topu onun gelişine enfes bir küfür ediveriyorsun, cuk diye oturuyor. 

Gel gör ki;

kadına ya kış mıı yoor. Olmuyor kardeşim bende, zorla mı? Ben bir itiliyorum, bir iğreti geliyor kadının üstünde küfür. Küfür derken de özellikle son zamanlarda bayağı bir coşturulan "amk" küfrü. Biliyorum, yazım gitgide FRP'yi hayatında duymamış 60 yaşında bir köşe yazarının gençlerin bilgisayar oyunlarıyla ilişkisini anlattığı bir yazıya dönüşüyor. O kıvraklığı katamıyorum içine, belki de minik bir öğretmen kimliği düşüyor fikirlerime...

Neyse ne, şöyle bir yapmacıklık kastettiğim, sağa sola bakıyorum, gencecik hatunlar, nasıl güzeller, nasıl tatlılar, bıcır bıcır konuşuyorlar, sonra espriyi patlatacakken, konuyu bağlayacakken "ya bi amk senin ya, bi s.ktr git ya"yı yapıştırıveriyor cümlenin sonuna. Twit atarken, muhabbet ederken. 

Hayır ne biliyor musun? Söylerken tonu da tutmuyor. Sesin renginde, küfrün tonunda bile bir oturmamışlık var. Asıl biraz da itici duran bu. Test var ya bir tane; üçgen şeklindeki deliğe üçgen sokmaya çalışıyorsun; kadının küfrü o üçgene inatla dikdörtgen sokmaya çalışmak gibi. 

Burada yine "kadın"a karşıymışım gibi bir yanlış algı olmasın her zamanki yanlış algılara paralel. Burada aslında kadının naifliği, hanımefendiliği ve farklılığı, o parlaklığı gözüme çarpan ve yitmesin istediğim.

İnanın kızlar; kallavi bir "amk" patlatıyorsunuz ya cümlelerinize, vallahi yakışmıyor, billahi yakışmıyor. Öyle büyük bir yanlış ki, çevrenizdeki herkes yapıyor diye ortaklaşa doğru geliyor içinde bulunduğunuz alanda. Yok, yav cidden vazgeçin. Erkeğe bile yakışmaması gerekirken hadi biz bununla evrildik, bizde noktalama işareti, sizde hiç olmuyor. Yapıştırma duruyor, ekleme duruyor. 

Hele hele erkeklerin "üfff ne kafa kız, ahahah tavra bak, küfretti vahooy zahoooy" yanılgılarına hiç kapılmayın. Tabi ki tabii ki siz erkek öyle dedi, düşündü diye küfretmiyorsunuz, saptırmayalım konuyu ama ufak bir ayrıntı olarak o yanılgıya da düşmeyin diye ekledim son satırları.

Özet; küfür aslında iyi evrilirse çok güzel bir olgu, çok ucu açık bir komedi, dram boyutu. Lâkin sahte bir makyaja bulanmış gibi durduğunda irite etmenin en kolay yollarından biri...


Ana fikir; etme annem.

13 Ekim 2013 Pazar

sen sev yeter

Kadın milleti bazen erkeğe sorar; "benden beklentin ne?" diye. Erkek der ki "sev yeter". Kadın bir coşar, karmaşıklaştırmak için; der ki; "sevmekse tek beklentin, herhangi bir kadın da sevebilir seni, nedir yani bu mu?"

Evet, budur kardeşim bazen sadece. Kadının bu noktada kendi bulunduğu konumu klişe görmesi, "ee herkes sever, nedir ki yani?" demesi basitliğinde işlemez erkeğin kafasında olay. 

Erkek için kadına "sen sev yeter" demek çok güçlü bir cümledir. Kafasında kendisini sevmesini istediği kadına güvenmektir bu, zaten kendince şu gerçekliğe varmıştır erkek, "sen sev yeter"in altına eklediği;

"Sen zaten o kadar özelsin ki, 'sen' beni sevdiğin zaman zaten mükemmel seveceksin beni. Aldatmayacaksın, yanımda olacaksın, belli ki arkadaşlarımla iyi anlaşacaksın, bensizken dostlarımla sohbet edeceksin, onların seni aramayı isteyeceği kadar özel bir insan olacaksın, abidik gubidik yaptığın şeyler bile belirli bir eşiği geçmeyecek, ortak zevklerimizden çok büyük keyif alırken ayrı zevklerimiz ilişkimize güç katacak, beni anlayacaksın, ben seni anlayacağım, o kadar çok güveneceğim ki sana, sana birileri asıldığı zaman bu benim için tatlı bir kıskançlıktan önce karşılıklı seninle makarasını yapabileceğimiz bir konu olacak... ve daha bir sürü şey"

İşte bazen sırf bu yüzden erkek "sen sev yeter" der, tek beklentisi budur.

Taam mı?